Bizi Takip Edin

Yaşam

NEDENİ “HASTALIK HASTALIĞI” OLABİLİR!

-

-

Vücudunuzda oluşan  hafif bir ağrıda bile ciddi bir hastalığa yakalandığınız kaygısına kapılıyor musunuz? Tüm dikkatinizi sürekli bedeninize yöneltiyor, sık sık ellerinizle nabzınızı veya kalp atışlarınızı kontrol ediyor musunuz? Doktorlar yaşadığınız sorunun basit bir hastalıktan veya anksiyeteden kaynaklandığını belirtmelerine rağmen ikna olmuyor, tanıda yanlışlık olabileceği şüphesiyle sık sık doktor ve hastane değiştiriyor musunuz? Kendinizi sürekli internette hastalık belirtilerini araştırırken buluyor musunuz? Hastalık bulaşacağı endişesiyle sosyal hayattan uzaklaştınız mı? Bu sorunlar size tanıdık geliyorsa, dikkat! Sebebi, Covid-19 ve maymun çiçeği virüsü (MPOX) gibi salgınlar nedeniyle görülme sıklığı son yıllarda giderek artış gösteren hipokondriyasiz, halk arasındaki adıyla “hastalık hastalığı” olabilir! 

Hipokondriyazis, kişinin ciddi bir hastalığa sahip olduğuna dair aşırı ve gerçek dışı endişe yaşadığı bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanıyor.   Genellikle genç yetişkinlik dönemi olan 20-30’lu yaşlarda başlayan hipokondriyazis ülkemizde her 100 kişiden 5’ini etkileyen bir hastalık. Acıbadem International Hastanesi Uzm. Klinik Psikolog Feyza Ağaç Çelebi, hipokondriyazis hastalığında kişilerin en hafif bedensel belirtileri bile önemli bir hastalığın işareti olarak algıladıklarına dikkat çekerek, “Hastalar ciddi bir sağlık problemleri olduğunu veya olabileceğini düşünerek yoğun bir korku ve kaygı yaşıyorlar. Bu kaygı hastaların sürekli doktor ziyaretlerine ve gereksiz tıbbi testler yaptırmalarına  yol açabiliyor. Kaygının en yaygın ifade edilme şekli ise sürekli olarak tekrar eden ve ikna olunamayan sağlık şikayetleri oluyor. Hastalar ‘Kesin doktorların bile bulamadıkları ve adını koyamadıkları ciddi bir rahatsızlığım var’ diye düşünüyorlar. Bazı hastalarda ise tam aksine doktor muayenesinden kaçınma sorunları yaşanabiliyor” diyor.  Uzm. Klinik Psikolog Feyza Ağaç Çelebi, kişinin iş, sosyal ve aile yaşantısında önemli sorunlara neden olabilen hipokondriyazis hastalığının aslında psikoterapi ve ihtiyaç halinde ilaçlar ile tedavi edilebildiğini vurguluyor. 

Nefes alamıyorum, acaba kalp krizi mi geçiriyorum? 

Kişinin geçmişinde, kendisinde veya yakın çevresinde ciddi bir hastalık öyküsünün bulunması, hipokondriyazis hastalığında en yaygın görülen nedeni oluşturuyor. Ayrıca   ciddi semptomlu hastalıklar geçiren hastalara bakım vermek durumunda kalınması, hastalığın psikolojik veya fiziksel olarak bilinen zor taraflarına tanıklık edilmesi de hipokondriyazis oluşumunda önemli bir etken. Bunların yanı sıra bazı insanlar genetik olarak bedensel duyumlara karşı daha hassas olabiliyor. Tüm bu etkenler nedeniyle hastalar “Nefes alamıyorum acaba kalp krizi mi geçiriyorum?” “Başım ağrıyor, beynimde tümör mü var?” veya “Midem ağrıyor, kesin mide kanseri oldum” kaygılarıyla sık sık doktorlara başvuruyorlar. 

İnternette sık sık hastalık belirtileri araştırıyorsanız, dikkat! 

Uzm. Klinik Psikolog Feyza Ağaç Çelebi, aşağıda yer alan belirtilerde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğine dikkat çekiyor: 

  • Vücuttaki  olağan belirtileri (baş ağrısı, midede yanma vs) ciddi bir hastalık olarak yorumlamak. Örneğin, stresten kaynaklanan ve kısa sürede geçebilecek olan baş ağrısının beyin tümörü, felç veya kanser gibi ciddi hastalıkların sinyali olduğunu düşünerek kendine teşhis koymak.
  • Tekrarlayan  şekilde tıbbi muayenelere ve testlere başvurmak, ancak sonuçlardan tatmin olmamak.
  • İnternette  sık sık hastalık belirtilerini araştırmak. 
  • Doktorların verdikleri “sağlıklı” raporlarına rağmen hâlâ hasta olduğuna inanmak. Ayrıca doktorların tanısında yanlışlık olabileceği şüphesiyle ikna olamamak ve sürekli doktor ile hastane değiştirmek. 
  • Hastalık korkusuyla sosyal hayattan uzaklaşmak.

Tedavide psikoterapi çok önemli!  

Hipokondriyazis hastalığında, psikoterapi ve ihtiyaç halinde ilaç tedavisinden oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Uzm. Klinik Psikolog Feyza Ağaç Çelebi, psikoterapinin bu hastalıkta en yaygın başvurulan yöntem olduğunu belirterek,  “Bilişsel Davranışçı Terapisi, hipokondriyazis tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir.  Bu yöntemde kişinin olumsuz düşüncelerini ve hastalıklarla ilgili yanlış inançlarını değiştirmesi hedefleniyor. Vücut duyumlarını yanlış yorumlama eğilimini fark etmeye ve bu düşüncelere karşı sağlıklı bir yaklaşım geliştirmeye fayda sağlıyor. Ayrıca EMDR Terapisi (Göz Hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tekniği) ve farkındalık (mindfulness) ile gevşeme teknikleri de anksiyete yönetiminde yine etkili olan yöntemleri oluşturuyor. Hipokondriyazis tedavisinden bu yöntemlerle kurtulmak mümkün olabiliyor” diyor.

Hastalık kaygısıyla baş etmenin 5 etkili yolu!

Uzm. Klinik Psikolog Feyza Ağaç Çelebi, hipokondriyazis ile baş etmenin 5 etkili yolunu şöyle özetliyor: 

  • Duygularınızı normalize etmeniz önemli. Bazen vücudumuzda ağrı ve sızlama gibi sorunlar gelişebiliyor. Ancak sorunlar mutlaka ciddi rahatsızlıklardan kaynaklanmıyor.  Dolayısıyla bunu kendinize hatırlatmanız ve normalize etmeniz gerekiyor. Nefes egzersizleri, dikkati odaklama ve bedensel farkındalık pratikleri, kaygınızı yatıştırmada yardımcı olabiliyor.
  • Sadece internetten bulduğunuz bilgilerle kendinize teşhis koymaya çalışmayın. Mesela, hemen hemen her rahatsızlıkta genel bir kaygı gelişebiliyor. Ancak bu kaygılarımızın olması bizim bir psikotik rahatsızlığa (şizofreni, kişilik bozukluğu vs.) sahip olduğumuz anlamına gelmiyor.  Dolayısıyla en sağlıklısı bir hekim muayenesinden geçmektir.
  • Kişisel günlük tutarak kaygılarınızın ne zaman tetiklendiğini ve hangi düşüncelerin tekrarlandığını fark edebilirsiniz. 
  • Mindfulness tekniklerinden faydalanabilirsiniz. Bu yöntem, odak noktanızı değiştirebilmenizi ve anda kalabilmenizi sağlayabiliyor. Kendinizi çok kaygılı hissettiğinizde; göz, burun, kulak, dil ve deriden oluşan 5 duyu organınıza odaklanın. Dokunma, duyma, koku ile tat alma ve görme duyularınızı harekete geçirin. Mesela sahil kenarında yürüyüş yapmak, sevdiğiniz bir yemeği yemek, doğanın kokusuna eşlik edebileceğiniz yerlere gitmek, evcil hayvan sahiplenmek, sevdiklerinize sarılmak, sosyalleşmek gibi.
  • Tüm bunlara rağmen hastalık kaygısıyla başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız, güvenilir bir uzmanla (psikolog, psikoterapist, psikiyatrist) düzenli aralıklarla görüşerek kaygılarınızı yönetmeniz, tekrarlayıcı sağlık kontrollerine başvurma isteğinizi azaltabiliyor.
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Yeşilbahçe Mahallesi liderliğe yerleşti

-

-

Editör

Muratpaşa Belediyesi’nin, atıkların ayrıştırılarak geri dönüşüme kazandırılmasını hedefleyen Çevreci Komşu Kart projesi büyümeye devam ediyor. Projede kasım ayında tekstil ve metal atıklarının geri dönüşümünde dikkat çekici bir artış yaşandı. Bu kapsamda, 17 bin 431 kilogram tekstil ve 3 bin 962 kilogram metal atığı toplanarak toplam atık miktarı 24 milyon 438 bin 659 kilograma ulaştı. Bu atıkların geri dönüşümü karşılığında kent sakinlerinin kartlarına toplam 11 milyon 525 bin 25 lira yüklendi. Ayın şampiyonu ise 7 bin 107 kilogram atıkla Yeşilbahçe Mahallesi oldu.

Çevreci Komşu Kart projesi, cam, kağıt, plastik ve metal gibi atıkların kayıpsız geri dönüşümünü sağlayarak ev ekonomisine katkıda bulunurken doğayı da korumayı hedefliyor. İlçe sakinleri, kasım ayında ayrıştırıp biriktirdikleri 105 bin 187 kilogram atık karşılığında 136 bin 571 lira kazandı.

Nisan 2016’dan bu yana devam eden projeyle bugüne kadar 177 bin 949 ağaç kesilmekten kurtarıldı. Bunun yanı sıra, karbondioksit salınımı 707 bin 248 kilogram engellenerek, kurtarılan ağaçlar sayesinde 44 milyon 487 bin 139 kişiye oksijen sağlandı. Ekonomik zorlukların arttığı bu dönemde, 136 aile daha kasım ayında sisteme dahil oldu ve aktif kullanıcı sayısı 17 bin 628’e yükseldi.

Kasım ayında şampiyon mahalle sıralamasında da değişiklik oldu. 7 bin 107 kilogram atıkla Yeşilbahçe Mahallesi ilk sırada yer alırken, onu 6 bin 949 kilogram atıkla Konuksever Mahallesi ve 4 bin 558 kilogram atıkla Cumhuriyet Mahallesi takip etti.

Proje kapsamında sadece cam, kağıt, plastik ve metal değil; elektronik, tekstil ve bitkisel atık yağlar da toplanıyor. Özellikle marketlerde litresi 50 liraya ulaşan ayçiçek yağı gibi bitkisel yağların atığı, projeyle 19 liradan geri alınıyor. Kasım ayında bin 593 litre atık yağ toplanarak karşılığında 30 bin 267 lira ödendi.

TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE KULLANILABİLİYOR

Çevreci Komşu Kart, kaynağında ayrıştırılan atıkları belediye ekipleri tarafından belli bir ücret karşılığında satın alıyor. 8 yılda toplanan toplam atık miktarı 24 milyon 438 bin 659 kilograma ulaşırken, bu atıkların geri dönüşümü için toplam 11 milyon 525 bin 25 lira kartlara yüklendi.

Para kart özelliği taşıyan Çevreci Komşu Kart, Türkiye genelinde alışverişlerde, online ödemelerde kullanılabilirken biriken bakiyeler tüm bankamatiklerden nakit olarak çekilebiliyor. Proje, ev ekonomilerine ek bir kaynak yaratarak aile bütçesine katkıda bulunurken, kesilmekten kurtarılan ağaçlarla doğayı korumaya ve geri dönüşümle ekonomik değer yaratmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Antalya’da Tarımsal Kooperatifçiliğin Geleceği masaya yatırıldı

-

-

Editör

Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi (ATAK) işbirliğinde “Antalya’da Tarımsal Kooperatifçiliğin Geleceği Paneli” düzenlendi. ATB Basın Danışmanı Vahide Yanık moderatörlüğünde düzenlenen panele, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Handan Vuruş Akçaöz, Yazır Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı ve ATB 4. Meslek Komitesi Başkanı Yaşar Kocaoğlu, Antalya Köy Pazarı Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı İkbal Yalın konuk olarak katıldı. ATB toplantı salonunda gerçekleşen panelde, kooperatifçiliğin tarihçesi, yapısı ve geleceği konuşuldu.

KOOPERATİFÇİLİK TARIMDA BAŞLADI

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Handan Vuruş Akçaöz, milattan önce 3 binli yıllarda arazi kullanma ve süthanelerle başlayan kooperatifçiliğin ülkemizde 1863 yılında Mithat Paşa döneminde kurulan Memleket Sandıklarıyla kurumsal yapıya kavuştuğunu anlattı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kooperatifçiliğe özel önem verdiğini kaydeden Akçaöz, 1938’den sonra kooperatif sisteminin kağıt üzerinde kalan bir yapıya dönüştüğüne dikkat çekti. Dünyada kooperatifçiliğin tarımda başladığını vurgulayan Akçaöz, “Aslında bizim kültürümüzde tarım başta olmak üzere bir çok alanda birlikte hareket etme, dayanışma ruhu var. Bu duygumuzu kurumsal yapıyla ekonomi ve sosyal alanda yaşama geçirmeliyiz” dedi.

KOOPERATİF BANKACILIĞI KURULSUN

Avrupa Birliği ülkelerindeki üreticilerin kooperatif sistemini çok güzel uyguladığını söyleyen Akçaöz, “İki dağ arasında oluşan bir mikro klimada sadece bir çeşit elma yetiştiren 15-20 üretici birlikte hareket ederek dünyaya ürününü pazarlayabiliyor. Biz neden yapamıyoruz?” diye sordu. Kooperatif sisteminin etkin hale getirilmesi için kooperatif bankacılığı kurulmasını öneren Handan Vuruş Akçaöz, bu bankaların yerel işletmelere can suyu olacağını söyledi. Akçaöz, yasal mevzuatın çok parçalı olduğunu, birkaç bakanlığa bağlı 84 binin üzerinde kooperatif bulunduğunu, denetim konusunda da sıkıntılar olduğunu kaydederken, “Tarımda bir şeyler yapmak istiyorsak 3 ayağı sağlam tutmalıyız. Kooperatif, tarım sigortası ve sözleşmeli üretim. Bunlar tarımsal üretimin en önemli saç ayakları” dedi.

KOOPERATİF KÜÇÜK ÜRETİCİNİN SİGORTASI

Yazır Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı ve ATB 4. Meslek Komitesi Başkanı Yaşar Kocaoğlu, Korkuteli’nin hayvancılıkla anılmasının tesadüf olmadığını, 1990’lı yıllarda kooperatifleşme ile üretim altyapısının oluşturulduğunu kaydetti. Kooperatif sayesinde bir dönem hayvan ithalatının bile önüne geçtiklerini anlatan Kocaoğılu, “Bunu kooperatifin gücüyle başarabildik. Tek başımıza olsaydık böyle bir gücümüz olmazdı” dedi. Hayvancılıkta ve meyvecilikte ilaçtan yeme bir çok girdiyi kooperatif aracılığıyla daha ucuza mal ettiklerini, soğuk hava deposu kurarak üreticinin elindeki ürünü uygun zamanda uygun fiyattan toplu şekilde pazarlanmasını sağladıklarını kaydeden Kocaoğlu, “Kooperatif aynı zamanda üreticinin parasının da sigortasıdır” dedi. Aile işletmelerinin geleceğinin kooperatiflere bağlı olduğunu söyleyen Kocaoğlu, “Küçük üreticinin tek başına ayakta kalma şansı yok” dedi.

ÜRETMEK KADININ DEVRİMİDİR

Antalya Köy Pazarı Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı İkbal Yalın, üretmenin kadının doğasında olduğunu belirterek, “Üretmek kadının devrimidir. Kadının kayıtlı şekilde ekonomiye dahil olabilmesinin en önemli ayağı kooperatiflerdir” dedi. Kadınların finansal kaynaklara ulaşmada sıkıntı yaşadığını, sermayesi yoksa ekonomik faaliyet içinde bulunmasının çok zor olduğunu vurgulayan Yalın, “Kooperatifler kadının emeğini, ürettiğini görünür kılıyor ve ekonomik değere dönüştürüyor. Kooperatifler aracılığıyla kadınlar eğitimlere katılıyor, bilgi, vizyon proje ve pazar olarak kendini geliştiriyor Ekonomik olarak güçlenen kadın sosyal alanda, kültürel alanda da güçleniyor. Kadın güçlenirse toplum da güçlenir” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Gündem

Başkan Böcek: Üzerimize düşen ne varsa yapacağız

-

-

Editör

Manavgat’ta 2 saate metrekareye 106 kg yağış düşmesinin ardından yaşanan felaketin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi 936 personel ve 304 araçla gece boyu çalışmalarını sürdürdü. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de ASAT Genel Müdürü İbrahim Kurt, İtfaiye Daire Başkanı Ahmet Kısa ve tüm daire başkanları ile birlikte afetin en yoğun yaşandığı Side Kemer mevkiinde çalışmaları yerinde inceledi. Manavgat’a geçmiş olsun dileğinde bulunan Başkan Böcek, eksiklerin tespit edilerek yaraların sarılması için yapılması gereken ne varsa yerine getirileceğini söyledi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, İtfaiye Daire Başkanlığı ve ilgili daire başkanlıklarına bağlı personeller Manavgat’ta yaşanan sel afetinin ardından gece boyu hummalı bir şekilde çalışarak vatandaşın yardımına koştu. Antalya Büyükşehir Belediyesi Manavgat Aşevi de sel mağdurları ve çalışan personeller için 500 kişilik yemek dağıtımı gerçekleştirdi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de afetin en yoğun yaşandığı Side Kemer mevkiinde incelemelerde bulundu.

BAŞKAN KARA BİLGİ VERDİ

Başkan Muhittin Böcek, Büyükşehir Belediyesi bürokratları, CHP İl Başkanı Nail Kamacı, CHP Antalya Milletvekilleri Aliye Coşar, Mustafa Erdem, Sururi Çorabatır ve Aykut Kaya ile birlikte ilk olarak Manavgat Belediyesi’ni ziyaret ederek, Başkan Niyazi Nefi Kara’dan bilgi aldı. Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, kısa sürede yoğun bir yağışın düşmesi nedeniyle afet oluştuğunu belirterek “Tek tesellimiz can kaybı olmaması” dedi.

HEMŞEHRİLERİMİZİN YANINDAYIZ

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de 936 personel ve 304 araçla  Manavgat’ta yaşanan afetin ardından çalışmalara destek verildiğini söyledi. “Afetler siyaset üstü olaylardır” diyen Başkan Muhittin Böcek, “Sayın Valimiz de buradaydı. Kurum kuruluşlarla, iktidarıyla muhalefetiyle siyaset üstü davranarak kimin üzerine ne düşüyorsa yapılması gerek. Biz Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak ilgili daire başkanlarımız, ASAT Genel Müdürü, şube müdürleri ve tüm bürokratlarımızla buradayız. Esnafımızın ve hemşehrilerimizin yanındayız” dedi.

YAPILMASI GEREKEN NE VARSA YAPILACAK

Vatandaşlar, esnaf ve muhtarlarla görüşen Başkan Muhittin Böcek, “Yapılacak tespit ve çalışmaların ardından bu afetten ders çıkararak tıpkı Manavgat yangınında olduğu gibi siyaset üstü bir çalışmayla tüm kamu kurum ve kuruluşları ile yapılması gereken ne varsa yapılacağına inanıyorum. Can kaybı olmaması en büyük tesellimiz. Bir kez daha Manavgatlı hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum. Dün olduğu gibi, bugün de yarın da üzerimize düşen ne varsa yapacağız” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Popüler Haberler