Ekonomi
ATSO Başkanı Hacısüleyman’dan 3 beklenti!
- Share
- Tweet /home/anthaber/public_html/wp-content/plugins/mvp-social-buttons/mvp-social-buttons.php on line 68
https://anthaber.com/wp-content/uploads/2024/11/2048-1255-max-1000x600.jpg&description=ATSO Başkanı Hacısüleyman’dan 3 beklenti!', 'pinterestShare', 'width=750,height=350'); return false;" title="Pin This Post">
- 1- Asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını,
- 2- Eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini
- 3- işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Kasım ayı meclis toplantısı yapıldı.
Meclis toplantısında üyelere hitap eden ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “Biz ekonomi yönetiminden kesinlikle, kısa vadede milletimizin gönlünü hoş edecek ve bir buçuk yıldır gösterdiğimiz çabanın, sabrın, enflasyonla mücadele politikasına desteğin boşa gitmesine neden olacak adımlar beklemiyoruz. Çalışan tarafında bakınca ise mevcut ücretin yoksulluk sınırının altında olduğunu görüyoruz.” dedi.
Başkan Hacısüleyman, konuşmasında şunları söyledi : “Ülkemizde mevcut durumumuzu 2 başlık altında toplamak gerekiyor. Birincisi 2021-2023 döneminde uygulanan ekonomi politikalarından normale dönüşün sancılarını yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu başlı başına bir mücadele.
Bu yıllarda dengeler öyle bozuldu, öyle ilginç bir dönem yaşadık ki; şu anda normalleşme olarak adlandırabileceğimiz süreç bile bazılarına anormal geliyor.
İçeride yaşadığımız sürecin ikinci boyutunu ise ülke gündeminin çok sık değişmesi ve firmaların uyum becerilerinin zayıflaması oluşturuyor.
1- Büyümede yavaşlama
2- Sanayide küçülme
3- Tüketim malı ithalatında hızlı yükseliş
4- Faizde indirim beklentileri
5- İhracatta kur etkisi tartışmaları
6- Enflasyon muhasebesinde revizyon
7- Yeni asgari ücret ne olacak
8- AB ile vize sorunu
9- Türkiye’nin BRICS üyeliği
10- Emeklilik sisteminde revizyon gibi konulardan sadece bazıları…
Şimdi soru şu:
“Gündemin bu kadar sık değiştiği ve ekonomik verilerin pek de iç açıcı olmadığı bu ortamda Türk iş dünyası nasıl yatırım yapacak, nasıl katma değerli üretime geçecek, dijitalleşme ve yapay zeka konularına nasıl uyum sağlayacak?”
Bu soruların kısa bir cevabı yok. Birincisi bu gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor. Konsantre olabilmemiz için, zihnimizi meşgul eden bizi rahatsız eden odaklanmamızı engelleyen faktörleri azaltmamız gerekiyor.
İş dünyası olarak bundan 30- 40 yıl önce rekabeti kendi içimizde yapardık. Artık rekabetin büyük kısmını Kore’deki Çin’deki Almanya’daki Amerika’daki firmalarla yapıyoruz. Bu ülkelerin Ar-Ge’ye tahsis ettikleri fon miktarı ile Türkiye’de bizim özel sektörümüzün tahsis ettiği fon miktarı çok farklı. Evet son yıllarda Türkiye de bu konuda bir atılım içinde ancak hâlâ aramızda büyük fark var.
ENFLASYON DÜŞTÜ AMA …
5 ayda 27 puan düşen yıllık enflasyon %48,58 ile Temmuz 2023’ten bu yana en düşük seviyesine indi.
Ciddi bir düşüş yakalanmış olsa da, henüz beklediğimiz umduğunuz yavaşlamanın gerisindeyiz. Nitekim Ekim’de TÜFE aylık bazda %2,88 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı.
Enflasyondaki bu inatçılık şu ana dek, faizin yüksek seyretmesine, faiz indirimlerinin ertelenmesine, büyüme üzerindeki baskının devam etmesine neden oldu.
Bununla birlikte geçen haftaki son Para Politikası Kararında Merkez Bankası, enflasyonun ana eğiliminde Ekim ayında iyileşmenin başladığını açıkladı.
Bu artık faiz indirimlerinin kapıda olduğuna işaret ediyor. Mevcut para ve maliye politikası ile uluslararası konjonktürde ciddi bir bozulma olmaz ise, gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz.
Yalnız, biz ekonomi yönetiminden kesinlikle, kısa vadede milletimizin gönlünü hoş edecek ve bir buçuk yıldır gösterdiğimiz çabanın, sabrın, enflasyonla mücadele politikasına desteğin boşa gitmesine neden olacak adımlar beklemiyoruz. Bozulan dengeleri öyle ya da böyle, gecikmeli de olsa yeniden tesis etmeye yönelik duruş korunmalıdır.
Son haftalarda gündemimizde önemli yer tutan bir konuda asgari ücretin 2025’te ne olacağı.
Bu konudaki tartışmalara hem işçi hem işveren tarafını gözeterek bakmak zorundayız.
İşveren tarafından bakınca, çalışanın işverene maliyetinin çok yüksek olduğunu; asgari ücrette yapılacak yüksek oranlı bir artışın firmaların rekabet gücünü hem iç pazarda hem ihracatta zayıflatacağını görüyoruz.
Çalışan tarafında bakınca ise mevcut ücretin yoksulluk sınırının altında olduğunu görüyoruz.
Barınma, eğitim ve gıda sektörlerindeki fiyat düzeyi, sadece ülke tarihinin en yüksek düzeyine çıkmakla kalmayıp; pek çok gelişmiş ülkedeki fiyatların da yukarısına çıktı. Devletimizin eğitimi ve sağlığa erişimi ucuzlatması gerekiyor.
Biz ATSO olarak
- asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını,
- eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini
- işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz.
Mevzuatta gelir vergisi dilimleri birbirine çok yakın, ücretler yılın başında henüz nisan mayıs gibi ikinci vergi dilimine yaz aylarında ise üçüncü vergi dilimine giriyor.
Yani vergi kesintileri artıyor. İşveren için maliyeti yüksek ama çalışan için de eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor.
O yüzden iş dünyasında vergi dilimlerini yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var.
Son dönemde, özellikle emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren mal ve hizmet ihracatı yapan firmalarımızın iş gücü bulma konusunda ciddi zorluklar yaşadığına tanıklık ediyoruz. EYT düzenlemesi gibi nedenlerle yerli iş gücünün azalması, bazı sektörleri iş gücü ithalatı çözümüne yöneltmiştir.
İş gücü bulamayan firmalarımız, başka ülkelerden işçi temin ederek bu soruna çözüm arayışına girmiştir.
Ancak izin süreçlerinde yaşanan aksaklıkları ortak akıl ile çözülerek, bir dünya kenti olan Antalya’nın uluslararası iş gücüne olan ihtiyaçlarının karşılanması gereklidir.
Tabi ki kendi ülke insanlarımızın çalışabilmesi, işsizlikten kurtulması, evini ailesini geçindirebilmesi önceliğimizdir.
BÜTÇE ÖNCESİ SON TOPLANTIYA KATILIN
Şeffaflık ve katılımcı yönetim anlayışımız gereği, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak her bir meclis üyemizin fikirlerine ve katkılarına büyük değer verdiğimizi bir kez daha vurgulamak isterim. Yönetim süreçlerimizde, birlikte hareket etmek ve ortak akıl ile kararlar almak en büyük gücümüzdür.
2025 yılı bütçe hazırlık sürecimiz de bu anlayış doğrultusunda başlamış bulunmaktadır. Odamızın önümüzdeki dönemdeki mali yapısını ve hedeflerini şekillendirecek bu sürecin en önemli unsurlarından biri, siz değerli meclis üyelerimizin görüş ve önerileridir. Bu nedenle sizleri, hesap verebilirlik ve ortak irade temelinde, bütçe çalışmalarımıza aktif olarak katılmaya davet ediyorum.
Özellikle Hesapları İnceleme Komisyonumuzun bütçe öncesi gerçekleştireceği son toplantı, bu süreçte kritik bir öneme sahiptir. Bu toplantıya yapacağınız katkılar, yalnızca bütçenin doğruluğunu ve şeffaflığını sağlamayacak, aynı zamanda önümüzdeki yılın stratejik hedeflerine ulaşmamızda güçlü bir zemin oluşturacaktır. Sizlerin bu toplantıya iştirak etmesi, geleceğe dair planlarımızı daha güçlü ve daha etkili kılacaktır.
ORMANA EN İYİ TURİZM KÖYÜ
“Kültürel gelişmeyle ilgili 2 konuyu sizlere aktarmak isterim.
Birincisi; 2 Kasım’da Kültür ve Turizm Bakanlığının organizasyonuyla, Antalya Kültür Sanat’ta “FridaKahlo’nun Günlükleri” sergisinin açılışını gerçekleştirdik.
Bu sergi, sanatseverler tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı ve bu güne kadar sergimizi 20.584 kişi ziyaret etti.
Bu vesileyle, şehrimizin kültür ve sanat alanında daha da güçlenmesine katkı sağlayan bu değerli etkinlikler için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
İkincisi; İbradı ilçemize bağlı Ormana Köyü, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından “En İyi Turizm Köyü” seçildi. Bu ödül, köyümüzün doğaya, kültüre ve sürdürülebilirliğe verdiği değerin uluslararası alanda takdir edilmesi anlamına geliyor.
Ormana, düğmeli evleri, bozulmamış doğası ve otantik yapısıyla sadece Türkiye’nin değil, dünya turizminin de dikkatini çeken bir destinasyon haline geldi.
Bu ödül, köyümüzün tarihi dokusunun ve geleneksel yaşam tarzının korunarak geleceğe taşınmasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
10 OCAK 2025’E ERTELENDİ
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yürürlüğe konulması planlanan, tüm kartlı ödemelerin yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar üzerinden yapılması zorunluluğu, iş dünyasından gelen talepler üzerine 10 Ocak 2025 tarihine ertelendi.
Başlangıçta bugün devreye girmesi planlanan bu düzenlemenin, bazı bankaların döviz cinsi tahsilat yapabilmeye yönelik yazılım altyapısını henüz tamamlayamaması nedeniyle ertelenmesi, özellikle turizm sektörü, oteller, kuyumcular ve dövizle çalışan diğer işletmelerimiz açısından olumlu bir gelişme olmuştur.
Bilindiği üzere, yeni nesil yazarkasa POS cihazlarının mevcut altyapısı dövizle tahsilata izin vermediğinden, bu durum işletmelerimizde endişe yaratmış ve müşteri memnuniyeti açısından risk oluşturmuştu.
İş dünyasının talepleri doğrultusunda alınan bu erteleme kararı, hem işletmelerimize hem de müşterilere yönelik olası mağduriyetlerin önlenmesi adına önemli bir adımdır.
Bu süre zarfında, bankaların gerekli yazılım güncellemelerini tamamlayarak işletmelerimizin döviz cinsi tahsilat yapmasını mümkün kılmasını bekliyoruz.” dedi.
Ekonomi
Bakan Şimşek’in tasarruf tedbirleri Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne uğramamış !
Arayanlar olmuştu, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından Azerbaycan’da düzenlenen Başkanlar Kurulu gezisini pardon toplantısında bir oda başkanının konuşmasını izlemedin mi ? diye sordular.
İzledim, hatta bir oda başkanına sordum, “Gizli çekimi sen mi yaptın” diye.
O başkan yapmamış, sonradan da yapan belli oldu.
Bana ‘izlemedin mi ?’ diye soranların aslında o tartışma ile ilgili yorumumu merak ettiklerini biliyorum.
Ben o topa girmedim.
Çünkü Adlıhan Dere ve bazı oda başkanları arasındaki geçmişte yaşanılan soğuk savaşın bugün geldiği noktayı gördükten sonra, bu konularda yorum yapmamaya özen gösteriyorum.
Yoksa…
Azerbaycan’daki Başkanlar Kurulu toplantısı / gezisinin ardından, biraderim Adlıhan bu kez oda genel sekreterlerini Kıbrıs’a eğitim seminerine / gezisine götürdü.
Gördüm ki, Mehmet Şimşek’in ‘tasarruf tedbirleri’, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne uğramamış.
Aynen belediyelere uğramadığı gibi...
Peki sayın Şimşek’in tasarruf tedbirleri kimeymiş ?
Biz Anadolu Basınına, küçük esnafa, şu zam döneminde işçi, memur ve emekliye....
Biraderim Adlıhan, oda başkanlarının Azerbaycan’da toplantısının Türkiye – Azerbaycan dostluğunu pekiştirmek, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmak ve esnaf teşkilatlarına yeni ufuklar açmak açısından önem taşıdığını vurgulamış, esnaf oda başkanlarının Azerbaycan’ı gezerek yeni yerler keşfetmesinin yanı sıra oradaki ticaret işleyişi ve esnaf kültürü hakkında değerli bilgiler edindiklerini, dolayısıyla farklı bir bakış açısıyla vizyon ve misyonlarını genişletme imkânı bulduklarını açıklamıştı.
Yanlış hatırlamıyorsam 2022 yılında Kıbrıs’ta ‘Başkanlar Kurulu’ yapılmıştı.
Ardından oda genel sekreterleri Kıbrıs’ta, seminerde.
Aynen 2022 yılında Kıbrıs’ta düzenlenen Başkanlar Kurulu toplantısına katılan oda başkanları gibi...
Ekonomi
Başkan Dere: Azerbaycan’daki toplantı adı altındaki gezinin biz esnafa maliyeti ne oldu ?
Hükümetin ekonomiyi düzeltmek adına uygulamaya koyduğu ‘tasarruf tedbirleri’ esnaf ve sanatkar başta olmak üzere ticaret erbabının işlerini olumsuz yönde etkilerken, merkezde 37, ilçelerde ise 38 olmak üzere toplamda 75 esnaf ve sanatkarlar odasının bir üst birliği olan Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği bu yılki Başkanlar Kurulu toplantısını Azerbaycan’da yapmasına engel olamadı.
Oda üyelerinin aidatlarını bile ödemekte zorlandığı günümüzde Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin, 75’e yakın esnaf ve sanatkar odaları başkanını ‘Başkanlar Kurulu ‘ adı altında Azerbaycan’a geziye götürmesi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘tasarruf tebirleri’nin AESOB’u kapsamadığı anlamını gelirken, elbette aynı zamanda bir esnaf olarak soruyorum: Sayın Dere, Azerbaycan’daki toplantı adı altındaki gezinin biz esnafa maliyeti ne oldu ?” * Erkin ÖZGÜNSÜR
Ekonomi
ANSİAD toplantısında konuşan Cizreli’den cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için Ruanda örneği ve ‘kota’ önerisi
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2024 faaliyet yılı 16. Olağan Toplantısı’nın konuğu BigChefs Kurucu OrtağıGamze Cizreli oldu. Cizreli, “Cinsiyet eşitsizliği ile ilgili önerdiğim yöntem, kota koymak. Dünyadaki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıran ilk 5 ülke arasında ilginçtir ekonomik yönden yoksul olan bir ülke, Ruanda var. Ruanda’nın cinsiyet eşitsizliğine uyguladığı yöntem, kota yöntemi” dedi.
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2024 faaliyet yılı 16. Olağan Toplantısı’nın konuğu BigChefs Kurucu Ortağı Gamze Cizreli oldu. ANSİAD Girişimcilik Çalışma Masası Başkanı & Bahatur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Işık Yargın’ın toplantı başkanlığında gerçekleşen toplantıda, değişen teknoloji, yapay zekâ, iklim değişikliği, yaşlanan nüfus, cinsiyet eşitsizliği ve şirketlerin bu başlıklar doğrultusunda izleyecekleri yol haritaları konuşuldu. Toplantıda ANSİAD ailesine katılan AEG Mobilya İnş. Tur. İth .İhr. San. ve Tic.Ltd.Şti.’nin sahibi Ahmet Kavafoğlu’na toplantımızın konuğu BigChefs Kurucu Ortağı Gamze Cizreli ile Ansiad Başkanı Ercan Özbek tarafından rozeti takılarak üyelik belgesi takdim edildi.
“Yeni bir tarihin başlangıcındayız”
Değişim ve dönüşümün merkezinde olduğumuzu ve bu belirsizlik içerisinde kaygı düzeyimizin arttığını dile getiren Gamze Cizreli “Yüzyılımızın sorunu belirsizlik ve kaygı çağı. Türkiye’nin dörtte üçü kaygılı. Artık bu kaygı yokmuş gibi davranamayız. Ülkenin %74’ü kendini dışarı çıkarken güvende hissetmiyor. Ülkenin en zengin %2’lik kesiminin mutluluk oranı bile %50’yi geçmiyor. Ülkenin 30 yaş altı gençlerinin, %66’sı işsiz. Herkes mutsuz, endişeli, kaygılı ve geleceğin belirsizliği içerisinde ne yapacağımızı bilmez bir haldeyiz. Öte yandan dünyada da dengeler değişiyor. Ekonomik üstünlük el değiştiriyor. Çin ikinci büyük ekonomi, Trump tekrar başkan oldu. İran- İsrail ilişkilerinde biz ne olacağız? Afrika ve Asya’da yeni güç merkezleri doğuyor. Bu bölgelerde müthiş bir nüfus artışı yaşanıyor. Öte yandan da küreselleşmenin sonunun geldiği konuşuluyor. Bu olumsuz tablolarla birlikte uzun dönem belirsizliklerle baş başa kalacağımız görünüyor” dedi. Belirsizliğin ön planda olduğu tabloda yönümüzü iyi belirlememiz gerektiğini kaydeden Cizreli“Bu ne anlama geliyor denildiğinde bütün siyaset bilimciler, tarihçiler, ekonomi profesörlerinin ifade ettiği; artık biz yeni bir tarihin başlangıcındayız diyorlar. 18. yüzyılda yaşadığımız sanayi devrimi gibi önemli ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümlerin eşiğine geldik. O dönemin derdi köyden kente göçtü. Endüstriyel üretimdi. Fabrikaların açılmasıydı.Artık imparatorlukların dağılıp ulusal devletlere dönüşmesiydi.Şimdi de artık buna benzer bir dönüşüm içerisindeyiz.Sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşeceğimiz söyleniyor. Ve bundan sonrasında artık dünyanın ritmi değişecek” diye konuştu.
“Dönüşümün temel dinamiklerinden bir tanesi iklim değişikliği”
Cizreli, iklim değişikliği krizinin, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini anlamamız için ciddi bir konu başlığı olduğunu belirterek, “Dönüşümün temel dinamiklerinden bir tanesi iklim değişikliği.Akdeniz havzası kuraklıkla baş başa kalacak.Hava sıcaklığı gittikçe artıyor.Antalya bu durumdan en muztarip illerin başında geliyor. Sularımız azalıyor.Bu konu sürdürülebilirliğin önüne geçmiş durumda. Tarımla ve turizmle ilgilenenler bu konuyla alakalı ne yapıyorlar öncelikle bunu konuşmamız gerekiyor.
Yoksulluk sınırında ve gelişmekte olan bizim gibi ülkeler, iklim değişikliğinden daha fazla etkilenecek. Bu tabloda, yenilenebilir enerji kaynaklarını hepimizin tekrardan düşünmesi gerekiyor.Biz biraz bu işlerde geciktik.Ülke olarak da geciktik. Örneğin elektrikli araç sektörü geliştiğinde akaryakıt sektörü ortadan kalkacak. O kadar hızlı bir dönüşümün içerisindeyiz ki, bizler bu değişim dönüşüm sürecinde, işlerimizde ve şirketlerimizde neler yapabileceğimizi kendi kendimize sormamız gereken bir dönemden geçiyoruz” dedi.
“Çin ve Amerika’danyapay zekâ için 600 milyar dolar bütçe”
Yapay zekâ teknolojilerine yeterli yatırımın yapılmadığının altını çizen Cizreli, “Dost mu düşman mı bilmiyoruz ama dünyaca önemli bir gündemimiz var; Yapay zekâ. Peki biz ne yapıyoruz yapay zekâ ile ilgili? Kaç kişi bunu iş hayatında, şirketinde kullanıyor? Çok az kişi kullanıyor. Çünkü bir bilinmez. Neyi ne kadar kullanacağımızı bilmiyoruz.Çin ve Amerika yapay zekâ için 600 milyar dolar bütçeayırıyor. Peki biz bu konuda ne yapıyoruz? Yapay zekâ doğru yatırım mı? Bu yatırımın bize geri dönüşü nasıl olacak bilmiyoruz.Fakat bu yapay zekayı iş yapış verimliliğimizi artırabilmek için kullanmak zorundayız.Biz bugün 110 tane BigChefs ve diğer markalarımız ile 120 tane şubemiz var. Diğer hizmet sektörleri ile bizim en büyük problemimiz insan kaynağı sorunu.Yapay zekanın insan kaynağına nasıl bir faydası olabileceğini uzun zamandır konuşuyoruz” diye konuştu.
“Şu anki iş yapış şekilleriyle 10 sene sonra var olmak imkânsız”
Şubelerinde kullandıkları yapay zekâ teknolojilerinin, verimliliklerini arttırmak ve 10 yıl sonrasının tablosunu iyileştirmek adınaçok önemli olduğunu kaydeden Cizreli dönüşüme ayak uydurmak gerektiğinin önemini vurgulayarak; “Bizde hizmeti iyileştirmek en önemli nokta.Hizmeti iyileştirmek adına alanında çok iyi 2 genç bize yapay zekâ tabanlı bir proje hazırladı. Bu projede, KVKK kuralına da uyarak bir şubemizde kameralarımızı HD formatına getirdik.Yüz tanıma teknolojisiyle personelimizin 13 noktadan yüz ifadelerini, örneğin mutlu mu? Üzgün mü? tespit ediyor. Sonrasında hangi garsonun, hangi masaya bakacağı masa numaraları ile önceden belirli. O masaya hangi sıklıkla gidip geldiğini ölçerek, 15 dakikadan fazla bir süre masaya uğramadığında işletme müdürüne bir bilgi mesajı gidiyor. Tamamen yapay zekanın bizim işleyiş sistemimizi daha da iyileştirerek, ekibimizi daha iyi kontrol edebilmek ve verimliliğimizi arttırmak amaçlı uygulamaya çalıştığımız bir proje.Buna tabii hem emek hem de bir bedel yatırmak gerekiyor.Elimizdeki imkanlar bugünün ve geleceğin işini yönetmeye yetmeyecek.Şu anki iş yapış şekillerimizledevam edersek 10 yıl sonra hiçbir şekilde var olamayacağız.Türkiye’nin küresel ekonomideki payı %1, dijital ekonomideki payı ise binde bir. Biz toplum olarak da devlet olarak da kendi şirketlerimiz olarak da çok gerideyiz.Biz turizm ve ihracatla büyüdük.Havacılık, havalimanı rakamları çok önemli dizi sektörü çok önemli.Fakat teknoloji rakamlarımız oldukça düşük. Dünya ve toplum bu şekilde hızlı bir dönüşüm halindeyken, bizim var olan iş yapış şekillerimizle kalıcı olmamız imkânsız.Hepimiz bunun farkına varmalıyız. Hepimiz yapay zekâ ve teknolojik dönüşüm üzerine çalışmalıyız” dedi. Yaşlanan nüfus için yeni bir sektör oluştuğuna dikkat çeken Cizreli sözlerine şu şekilde devam etti. “Bir diğer önemli konu ise yaşlanan nüfus.Dünya yaşlanıyor, ülkemizde yaşlanıyor.Nüfus yaşlanırken, ömür de uzuyor.Bu yaşlanan nüfusla ilgili ortaya yeni bir ekonomi çıkıyor. Ömürler uzadı ve herkes artık yaşlılık dönemini planlamak istiyor. Benzer ekonomik düzeydeki insanların, bir arada yaşlanacağı hem bakım hem sosyalleşme ortamı sağlayan lüks yerlere ihtiyacın çok artacağı söyleniyor. İleri yaşlarda ama hala sağlıklı olup, hala harcama potansiyeline sahip insanlar için birtakım ihtiyaçlar doğacak.
Buranın iklimi bunun için çok uygun. Konaklama ve turizmin ön planda olduğu Antalya’da, yeni dünyanın iş modeli olabilecek bir konu olduğunu düşünüyorum. Burada çok ciddi bir ekonomi var buna da özellikle dikkat çekmek istiyorum.”
“Cinsiyet eşitsizliğine karşı; kota yöntemi”
Şirketlerinde kadın istihdamına verdikleri önemi ve diğer şirketlerin de bu konuda hassas davranmaları gerektiğini kaydeden Cizreli, “Başka bir değinmek istediğim konu cinsiyet eşitsizliği.Bununla ilgili önerdiğim yöntem, kota koymak. Dünyadaki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıran ilk 5 ülke arasında ilginçtir ekonomik yönden yoksul olan bir ülke, Ruanda var. Ruanda’nın cinsiyet eşitsizliğine uyguladığı yöntem, kota yöntemi. Devlet teşviklerinden yararlanmak isteyen şirketler, minimum%35 kadın istihdamını sağlayacak. Siyasette de kota yöntemi mevcut. Seçime girmek isteyenlere %35 kadın istihdamı kotası uygulanıyor.Ruanda’da hem istihdamda hem de siyasette kadın istihdamı %51. Bizden çok ilerideler.Öncelikle burada devlet politikası çok önemli. Ama tabii ki bizlerin de şirketlerimizde kadın istihdamına öncelik vermemiz gerekiyor. Ben şirket yöneticilerime kadın çalışan sayısının fazla olduğu şubelerimizde prim uygulama oranı daha farklı olacağını söyledim.Biz bunu yaparsak ancak cinsiyet eşitsizliğini giderebiliriz.Türkiye cinsiyet eşitsizliğinin de 143 ülkeden 132 sırada yer alıyor. Bir şekilde bu cinsiyet eşitsizliğini bertaraf etmemiz gerekiyor. Burada bize düşen payın farkında olmalı, şirketlerimizde kadın istihdamını arttırmalıyız” diye konuştu.
“Yeni bir yönetim ve şirket anlayışı geliştirmemiz gerekiyor”
Dünya ve ülke gündemiyle ilgili değindiği önemli başlıkların ardından şirketlerin geldiğimiz noktada nasıl ilerlemesi gerektiğine değinen Cizreli, “Bütün toplum bilimciler aynı şeyi ifade ediyor, ‘konumuz dolar, euro kuru olamaz. Her sorunu siyasete ve ekonomiye yüklersek, kısa süreli fayda ve çözümler peşinde koşarsak uzun vadede çöküşümüz kaçınılmaz olacak’ Bu tabloda bize de çok fazla rol düştüğünü anlamamız gerekiyor. Örneğin; Şirketlerimiz için araştırma yaptırıyor musunuz? Ya da araştırma sorularını alıp dünya nereye gidiyor biz de ayak uydurabilir miyiz diye önemli mercilere soruyor musunuz? Dünyada herkes verilere dayalı önlemler alıyor. Artık yeni bir pusula ama belirlemek gerekiyor. Pek çok araştırma inceleyip sokaktaki insan ne istiyor, müşterilerimiz bizden ne bekliyor gibi sorulara cevap bulmamız gerekiyor. Bizler artık yaşlandık ve toplumu okumakta zorlanıyoruz. Bunun için de bizlerin mutlaka çoklu kaynak, çoklu veri analizi ve bütüncül veri setiyle hareket etmemiz gerekiyor. Ülkenin durumuna bakarak moral bozmamak ve rehavete kapılmamak gerekiyor. Her şeyin iyi olacağına dair inancımızı koruyacağız. Şirketlerimiz için doğru hareketi yaparak aradan sıyrılmaya çalışacağız. Hepimize yeni bir zihin haritası gerekiyor. Kendimiz, toplumuz, şirketimiz ve ülkemiz için yeni bir hayal kurmamız gerekiyor.Ve bunu hep birlikte kolektif bir bilinçle yapacağız. Milli bayramlarımızdaki o bilinç çok hoşuma gidiyor. Örneğin, Atatürk Sivas Kongresi’nde, dil, din, ırk fark etmeksizin herkesi toplayıp bir başarı elde etti. Tüm ülkeyi orada bir lider inandırmıştı. Bu dönemde bizim de bir kurtarıcı lider beklemememiz gerekiyor. Bizlerin de bir lider olarak, şirketlerimizin liderleri olarak yeni bir vizyon kurup bütün ekibimizi, toplumumuzu ve etki alanlarımızı genişleterekbunları anlatıp bir hayale inandırmamız gerekiyor. Ekonomik olarak kötü bir dönemden geçerken bunu yapmak hiç kolay bir iş değil biliyorum fakatortak bir hayale, bir amaca bağlanmak çok değerli. Teknoloji ve yapay zekâyı entegre ederek yeni bir bakış ve yeni bir yöntem geliştirmek bizim tek kurtuluşumuz olacak” dedi.
ANSİAD 16. Olağan Toplantısı soru cevapların ardından, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek’in toplantının başkanlığını yapan, ANSİAD Girişimcilik Çalışma Masası Başkanı &Bahatur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Işık Yargın ile konuğumuz BigChefs Kurucu Ortağı Gamze Cizreli’ye Antalyalı Seramik Sanatçısı Tufan Dağıstanlı’nın seramik kuşu hediye takdimi ile sona erdi.
-
Genel6 gün önce
PEKİ YA YARINLAR?
-
Gündem7 gün önce
Adlıhan Biraderimi kızdırmışım !
-
Genel15 saat önce
Muratpaşa’da online nikah rezervasyon dönemi başlıyor
-
Genel7 gün önce
Muratpaşa’nın yılbaşı çarşısı açıldı
-
Genel2 gün önce
Başkan Böcek’in 3 ncü kitabının ismi ve konusu merak ediliyor !
-
Ekonomi2 gün önce
Bakan Şimşek’in tasarruf tedbirleri Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne uğramamış !
-
Gündem2 gün önce
ATSO’nun Elmalı’daki üyelerinden ortak öneri: ATSO Eğitim ve Sağlık Merkezi’ne rahmetli Ali Bahar’ın adı verilsin